Diğer Haberler Son Dakika 

DİNİMİZİN MÜZİĞE BAKIŞI NASILDIR?

       “İslâm’ın müziğe bakışı nasıldır?” sorusuna, DİB Din İşleri Yüksek Kurulu şöyle cevap vermiştir: “İslam dini, müzik konusunda ayrıntılı ve özel hüküm koymak yerine genel ilke ve amaçları belirlemekle yetinmiştir. Buna göre İslam’ın ilke ve esaslarına aykırı, günaha sevk eden, haramı teşvik eden müzikleri yapmak ve dinlemek günahtır. Dinimizin temel inançlarına, amel ve ahlak ilkelerine aykırı olmayan, haramların işlenmesine sebep olmayan müzik türlerini dinlemekte ise, dinen bir sakınca yoktur.

       Kuran ve sünnette, müzikle meşgul olmanın, müzik dinlemenin mutlak anlamda günah olduğunu gösteren deliller bulunmamaktadır. Aksine, Rasûlüllah’ın (s.a.s.), ilke olarak müziğin caiz olduğuna işaret sayılabilecek nitelikte ifadelerinin bulunduğu bilinmektedir. Nitekim O, nikâhın duyurulması için def çalınmasını öğütlemiştir. (Tirmizi) Yine bir bayram günü Hz. Ayşe’nin yanında def çalıp türkü söyleyen iki cariyeye çıkışmak isteyenlere, “Bırakın bu gün bayramdır” diye uyarıda bulunmuştur (Müslim).

       Müzik yapmanın ve dinlemenin hükmünün ne olduğu konusu İslâm bilginleri tarafından çokça tartışılmış, lehte ve aleyhte çok şey söylenmiştir. Tarafların ileri sürülen görüşleri, gerekçeleri ile birlikte değerlendirildiğinde; müziğin mutlak anlamda yasaklanmadığı, aksine ilke olarak mubah kılındığı sonucuna ulaşılır.”

       Hangi tür müzik olursa olsun; kişiyi kötülüğe, Allah’a isyana, şehvete teşvik edecek tarzda olmadığı müddetçe dinlenmesi ve söylenmesinin mubah olduğunu savunan Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saffet Köse şöyle diyor: “Müzik, mutlak olarak helal veya haram değildir. Bu, müziğin sözlerine göre, söyleyene göre değişen bir durumdur. Eğer müziğin konusu; İslam’a aykırı bir şey taşımıyorsa, herhangi bir çalgı aleti ile söylenmiş olması onun haram olduğu anlamına gelmez. Bu tasavvuf müziği için de geçerlidir, Türk sanat müziği için de geçerlidir, Türk halk müziği için de geçerlidir. Güzel ses fıtri bir şeydir. Müzik, seslerin ahenkli şekilde bir araya getirilmesinden ibarettir. “Müzik ve çalgı haramdır” denemez.”

       İmam-ı Gazali’ye göre; musikiyi haram kılan şey; müziğin kendisi değil, sonradan arız olan bazı sebeplerdir. Mesela; şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa, onun dinlemesi haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil, kadının sesinden gelmektedir. Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise, bunu müzikli veya müziksiz söylemek de, dinlemek de haramdır. Gerek çalgı aletleri, gerekse diğer müzik çeşitlerinin haram olması, aletlerin ve müziğin kendileri ile ilgili bir husus olmayıp, bunlarla haram işlenmesi ya da haram işlenen ortamlarda çalınmalarından dolayıdır.

       Çalgının küfür olduğu konusunda fetva vermenin doğru olmadığını savunan Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı, bu konuda şöyle diyor: “Çalgının haram olduğu söylenemez; önemli olan çalgının ne için kullanıldığıdır. Tıpkı tabancanın, bıçağın ne için kullanıldığının önemli olması gibidir. Allah’ı, Peygamberi çalgı ile anmak, elbette yanlıştır.”

       Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinde, kadınlar ve çocukların, musiki eşliğinde karşılama yapmalarına; bayram günlerinde Hz. Peygamber’in evinde ve O’nun yanında genç kızların, Hz. Ayşe’ye sesli ve tefli müzik dinletmelerine atıfta bulunan Prof. Dr. Hayrettin Karaman şöyle diyor: “Kadının sesinin ve musikinin haram olduğuna dair sahih ve kesin bir delil yoktur. Kadın olsun erkek olsun müzik icra ettiğinde bunu dinleyenler kendilerine bakmalıdırlar. Kötü, olumsuz bir etkilenme bulunmadıkça, dinlemelerinde sakınca yoktur.”

       Müziği haram kılan bir ayetin olmadığını söyleyerek; müziğe haram demenin, fıtratla savaşmak olduğunu söyleyen Mustafa İslamoğlu şöyle diyor: “Müzik ritimdir, sestir; sesin Rabbi de Allah’tır. Kuşun ötüşü, rüzgârın esintisi, yağmurun çisentisi, kedinin mırıltısı hep müziktir. Kâinat, müziği olan ilahi bir korodur. Türkülerimiz, şarkılarımız, sazlarımız, tamburlarımız, kanunlarımız muhteşem bir nimettir.”

       Ne Kuran ayetleri içerisinde, ne de sahih hadisler arasında; ne aletli, ne de aletsiz salt manada musikiyi yasaklayan bir habere, bir hükme rastlanmadığını savunan Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu şöyle diyor: “Dinimizde haramlar açık bir dil ile net bir şekilde beyan edilmiştir. Çalgılı veya çalgısız söylenen mûsikî yeni bir icat da değildir. Kuran ayetleri indiği günlerde mûsikî çalınıp söyleniyordu.”

       Celal Yıldırım-İslam Fıkhı: “Düğün ve derneklerde müzik âletleri çalmaya cevaz verilmiştir. Nitekim. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) zamanında bayram günleri kadınların bir araya gelerek, çalgı çalıp eğlendikleri sahih rivayetlerle sabit olmuştur. Hatta bir bayram günü Hz. Ayşe validemizin evinde kadınlar toplanıp tef çalıp eğlenirlerken Rasulüllah Efendimiz içeri girmiş, onlara bir şey demeden çekilip bir köşede uzanarak uyumak istemişti. Tam bu sırada Hz. Ebu Bekir içeri giriyor ve çalgı seslerini işitince üzülüyor, onları azarlayarak uyarıda bulunuyor. Bunun üzerine Efendimiz yüzünün üstündeki örtüyü kaldırarak, “Ya Ebu Bekir! Herkesin bir bayramı var, onda eğlenirler; vazgeç, bunlar da kendi bayramlarında eğlensinler” buyurarak, bunun bir aşırılık olmadığını belirtiyor.”

       Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler